Beni Unutma - unutma beni - beni unutma izle - unutma beni izle - bizi unutma
10 Aralık 2012 Pazartesi
15 Kasım 2012 Perşembe
Mynetcilerle sohbet
Mynetciler ortamınımı ozledınız tam sıze gore mynetciler in bır arada toplandıgı mynetciler sohbet odaları sızlerı beklıyor radyo ve mynetciler sohbet odalarından ayrılmak ıstemeyeceksınız
10 Ağustos 2012 Cuma
Yepyeni dünya düzeni
Alman ekonomi bilimci Helmut Reisen, “Korkarım ki yeniden iki kutuplu
bir dünyaya doğru yol alıyoruz” diyor ve geleceğin kutuplarını ABD ile
Çin olarak görüyor. Reisen bu görüşüyle, dünyanın çok kutupluluk
dönemine girdiğini düşünen çok sayıda bilim insanından ayrılıyor. Genel
geçerli görüşe göre bu çok kutuplu dünyanın aktörleri ABD ve AB’nin yanı
sıra ‘yeni şekillendirici güçler' olarak nitelendirilen BRICS ülkeleri
yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika. Bu ülkelerin
yanında bölgesel güçler olarak ağırlığını artıran Türkiye, Endonezya ve
Meksika da bulunuyor.
Bu ülkelerin ortak özelliği ekonomilerindeki büyük dinamizm ve uluslararası politikada artan nüfuzları. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD'nin Kalkınma Merkezi Araştırma Direktörü Helmut Reisen, “Yeni şekillendirici güçler, kalkınmanın eşiğindeki büyük ülkeler. Bunlar, ekonomideki başarıları, ama aynı zamanda Amerikalıların siyasî ve ekonomik taleplerinden bağımsız tutumları ile dünya düzenini değiştiren güçler" diyor.
'Almanya ve yeni şekillendirici güçler'
Reisen, bu yeni güçleri birleştiren en önemli faktörün, ABD ve Batı'ya karşı oluşturdukları cephe konumu olduğunu belirtiyor ve bunun dışındaki konularda çıkarların birbirinden çok farklı olduğunu kaydediyor. Bu bağlamda Rusya ve Brezilya gibi hammadde ihracatçısı ülkelerin çıkarları, Çin ve Hindistan gibi hammadde ithalatçısı ülkelere göre büyük farklılıklar gösteriyor. “Almanya ve yeni şekillendirici güçler” adlı araştırmasını kısa süre önce yayınlayan ekonomi bilimcisi Robert Kappel de yeni güçlerin homojen bir grup olarak algılanamayacağını ancak BRICS ülkelerinin farklı çıkarlarına karşılık benzer bir siyasî tarzı paylaştığını kaydediyor. Kappel'e göre, bu ülkeler politikalarını pragmatizm temeline oturtuyor, muhatap ülkelerin idaresine karışmadan son derece çeşitli siyasî sistemlerle işbirliği yapıyorlar. Leibniz Küresel ve Bölgesel Araştırmalar Enstitüsü'nün eski direktörü Kappel, bu yeni güçlerin nüfuzundaki muazzam artışın sırrını, ‘güçlü ekonomik büyümeyle yaratıcı ve yenilikçi işbirliği tekliflerinin kombinasyonu” olarak açıklıyor.
Çin'in gücü
Alman hükümeti de dünyada etkisini giderek artıran bu yeni güçlerin farkında. Alman dış politikasını yeni koşullara adapte etmeyi hedefleyen strateji şubat ayında kamuoyuna ilan edilmişti. Çok kutuplu düzeni dış politik gündemin temeline oturtan Alman hükümeti, bu ülkelerle işbirliğini güçlendirme yoluna gidiyor.
Ancak Helmut Reisen'a göre bu temel sağlam çıkmayabilir. Çin'in ezici gücü karşısında dünyanın daha ziyade iki kutuplu bir düzene doğru yol aldığına işaret eden Reisen, ABD'nin de çok kutuplu bir dünyada güç kaybetmektense iki kutuplu düzeni tercih edeceğini ve bu yolda elinden geleni yaptığını belirtiyor.
Reisen, “Öncü konumu kaybetmek Amerikalılar için çok zor bir durum. Çok kutuplu bir dünyada yapıcı rol oynarlarsa bir şansları olabilir. Ama son bir yılda gördüğüm, sadece çok katı Çin karşıtı eylemler" ifadelerini kullanıyor.
Reisen, Avrupa ve diğer şekillendirici güçlerin dünya politikalarındaki rolünün ise son derece sınırlı olacağı görüşünde.
Bu ülkelerin ortak özelliği ekonomilerindeki büyük dinamizm ve uluslararası politikada artan nüfuzları. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD'nin Kalkınma Merkezi Araştırma Direktörü Helmut Reisen, “Yeni şekillendirici güçler, kalkınmanın eşiğindeki büyük ülkeler. Bunlar, ekonomideki başarıları, ama aynı zamanda Amerikalıların siyasî ve ekonomik taleplerinden bağımsız tutumları ile dünya düzenini değiştiren güçler" diyor.
'Almanya ve yeni şekillendirici güçler'
Reisen, bu yeni güçleri birleştiren en önemli faktörün, ABD ve Batı'ya karşı oluşturdukları cephe konumu olduğunu belirtiyor ve bunun dışındaki konularda çıkarların birbirinden çok farklı olduğunu kaydediyor. Bu bağlamda Rusya ve Brezilya gibi hammadde ihracatçısı ülkelerin çıkarları, Çin ve Hindistan gibi hammadde ithalatçısı ülkelere göre büyük farklılıklar gösteriyor. “Almanya ve yeni şekillendirici güçler” adlı araştırmasını kısa süre önce yayınlayan ekonomi bilimcisi Robert Kappel de yeni güçlerin homojen bir grup olarak algılanamayacağını ancak BRICS ülkelerinin farklı çıkarlarına karşılık benzer bir siyasî tarzı paylaştığını kaydediyor. Kappel'e göre, bu ülkeler politikalarını pragmatizm temeline oturtuyor, muhatap ülkelerin idaresine karışmadan son derece çeşitli siyasî sistemlerle işbirliği yapıyorlar. Leibniz Küresel ve Bölgesel Araştırmalar Enstitüsü'nün eski direktörü Kappel, bu yeni güçlerin nüfuzundaki muazzam artışın sırrını, ‘güçlü ekonomik büyümeyle yaratıcı ve yenilikçi işbirliği tekliflerinin kombinasyonu” olarak açıklıyor.
OECD Kalkınma Merkezi Araştırma Direktörü Helmut Reisen
Alman ekonomi bilimci Helmut Reisen da Çin'in Afrika politikalarının
bu pragmatik yaklaşıma güzel bir örnek oluşturduğu görüşünde: “Çin
Afrika'nın ve aynı zamanda kalkınmanın eşiğindeki diğer ülkelerin
gelişimine çok olumlu etkide bulundu. Bürokratik yükü ağır, büyük
konferanslar yerine saha çalışmalarına ağırlık verdi, örneğin altyapı
projeleriyle doğrudan yerinde etki gösterdi.”Çin'in gücü
Alman hükümeti de dünyada etkisini giderek artıran bu yeni güçlerin farkında. Alman dış politikasını yeni koşullara adapte etmeyi hedefleyen strateji şubat ayında kamuoyuna ilan edilmişti. Çok kutuplu düzeni dış politik gündemin temeline oturtan Alman hükümeti, bu ülkelerle işbirliğini güçlendirme yoluna gidiyor.
Ancak Helmut Reisen'a göre bu temel sağlam çıkmayabilir. Çin'in ezici gücü karşısında dünyanın daha ziyade iki kutuplu bir düzene doğru yol aldığına işaret eden Reisen, ABD'nin de çok kutuplu bir dünyada güç kaybetmektense iki kutuplu düzeni tercih edeceğini ve bu yolda elinden geleni yaptığını belirtiyor.
Reisen, “Öncü konumu kaybetmek Amerikalılar için çok zor bir durum. Çok kutuplu bir dünyada yapıcı rol oynarlarsa bir şansları olabilir. Ama son bir yılda gördüğüm, sadece çok katı Çin karşıtı eylemler" ifadelerini kullanıyor.
Reisen, Avrupa ve diğer şekillendirici güçlerin dünya politikalarındaki rolünün ise son derece sınırlı olacağı görüşünde.
ABd’de oyuncak ayı krizi
Temmuz ayında bir İsveç halkla ilişkiler firmasının Belarus'ta
demokrasi mesajı dağıtmak amacıyla düzenlediği eylem İsveç-Belarus
arasındaki diplomatik ilişkileri gerginleştirdi.
İsveçli firma, küçük bir uçakla başkent Minsk üzerinden 800 adet ifade özgürlüğü içerikli mesajlar taşıyan oyuncak ayı dağıtmıştı. Eyleme öfkelenen Belarus yönetimi geçen hafta İsveç'in Minsk Büyükelçisini sınır dışı etti. Stockholm'deki büyükelçiliğini de kapattı. Öte yandan İsveç'in Belarus'ta kalan son dört diplomatına da ülkeyi terk etmesi talimatı verildi. İsveç ise iki Belaruslu diplomatın akreditasyonunu iptal ederek tepkisini gösterdi. Ayrıca, Belarus'tan gelen bir büyükelçinin de kabul edilmeyeceği bildirildi.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, “Bu, İsveç’in demokrasiye verdiği desteğe öfkelendiği açıkça belli olan Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko'nun olayı aşırı bir derecede tırmandırmasıdır” şeklinde konuştu. Bildt, Twitter'da yazdığı mesajda, “Lukaşenko'nun insan haklarına duyduğu korku yeni bir zirveye ulaşmıştır” dedi.
Temmuz ayında düzenlenen eylem sonrası Lukaşenko, güvenlik açığı dolayısıyla iki üst düzey Belaruslu güvenlik yetkilisinin görevine de son vermişti.
AB'nin gündeminde
Belarus yönetimi, İsveç'in Minsk Büyükelçisi Stefan Eriksson'u, ülkedeki muhalifler ile görüşmesini neden göstererek sınır dışı etmişti. ABD merkezli Freedom House adlı düşünce kuruluşu, Eriksson'un sınır dışı edilmesinin, oyuncak ayı olayına bir misilleme olabileceğini duyurdu. Freedom House ayrıca, blogunda oyuncak ayının resmine yer veren Belaruslu bir öğrencinin de tutuklandığını ve muhtemelen yedi yıl hapse mahkûm edilebileceğini belirtti. Nascha Niwa adlı internet gazetesi ise öğrenciye destek veren iki gazetecinin de tutuklandığını yazdı.
İsveçli firma, küçük bir uçakla başkent Minsk üzerinden 800 adet ifade özgürlüğü içerikli mesajlar taşıyan oyuncak ayı dağıtmıştı. Eyleme öfkelenen Belarus yönetimi geçen hafta İsveç'in Minsk Büyükelçisini sınır dışı etti. Stockholm'deki büyükelçiliğini de kapattı. Öte yandan İsveç'in Belarus'ta kalan son dört diplomatına da ülkeyi terk etmesi talimatı verildi. İsveç ise iki Belaruslu diplomatın akreditasyonunu iptal ederek tepkisini gösterdi. Ayrıca, Belarus'tan gelen bir büyükelçinin de kabul edilmeyeceği bildirildi.
İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, “Bu, İsveç’in demokrasiye verdiği desteğe öfkelendiği açıkça belli olan Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko'nun olayı aşırı bir derecede tırmandırmasıdır” şeklinde konuştu. Bildt, Twitter'da yazdığı mesajda, “Lukaşenko'nun insan haklarına duyduğu korku yeni bir zirveye ulaşmıştır” dedi.
Temmuz ayında düzenlenen eylem sonrası Lukaşenko, güvenlik açığı dolayısıyla iki üst düzey Belaruslu güvenlik yetkilisinin görevine de son vermişti.
AB'nin gündeminde
Belarus yönetimi, İsveç'in Minsk Büyükelçisi Stefan Eriksson'u, ülkedeki muhalifler ile görüşmesini neden göstererek sınır dışı etmişti. ABD merkezli Freedom House adlı düşünce kuruluşu, Eriksson'un sınır dışı edilmesinin, oyuncak ayı olayına bir misilleme olabileceğini duyurdu. Freedom House ayrıca, blogunda oyuncak ayının resmine yer veren Belaruslu bir öğrencinin de tutuklandığını ve muhtemelen yedi yıl hapse mahkûm edilebileceğini belirtti. Nascha Niwa adlı internet gazetesi ise öğrenciye destek veren iki gazetecinin de tutuklandığını yazdı.
Temmuz ayında 800 oyuncak ayı dağıtıldı
Öte yandan, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da
İsveç Büyükelçisi'nin sınır dışı edilmesini eleştirdi. İsminin
açıklanmasını istemeyen bir Avrupalı diplomat, AB'ye üye ülkelerden
diplomatların cuma günü Brüksel'de oyuncak ayı kriziyle başlayan
gerginliği görüşmek üzere olağanüstü bir toplantı düzenleyeceğini
bildirdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)